Koçluk yolculuğu - Semih Pehlivan

22 Temmuz 2020by Semih PEHLİVAN

Aslında her şey 2000 yılında çalıştığım firmada satış yöneticisi olmamla başladı. Satış temsilcisi iken zaman yöneticilerimizden duyduğumuz iki kelime vardı; Coaching & Counseling… Yönetici olana dek bunun sihirli bir şey olduğunu sanırdım. Sonrasında öğrendim ki bu yöneticilere verilen bir eğitimmiş.

Eğitimi aldıktan sonra ise büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Bir yöneticinin, kendisine bağlı çalışanlarla yaptığı saha ziyaretleri sırasında kurduğu bir iletişimin adına “koçluk” deniliyormuş.

Sezgilerim bana bunun doğru olmadığı söylüyordu. O yıllarda henüz ülkemizde yeni yeni duyulan koçluk kavramı bu kadar dar bir alana sıkıştırılamazdı. Ve koçluğu aramaya başladım. Özel bir üniversitede davranış bilimleri alanında yüksek lisans yapmaya karar verdiğimde seçtiğim alan “Yönetimde Koçluk” idi. Bu süreçte bir sürü değerli insanla tanıştım. Ama Mahir Ünal ve Dost Can Deniz bu isimlerin en önemlileri idi.  Öyle ki onlar sayesinde koçluğun gerçek anlamını öğrenmiş oldum.

Yıllar sonra 2011 yılında bir internet sitesinde yaşadığım şehirde bir koçluk okulu olduğunu duydum. Tekrar bir koçluk eğitimi alma aşkı ile hemen o gün görüşmeye gittim. Fakat yine içime sinmeyen bir şeyler vardı. Ben koçluğun yapılan bir şey değil olunan bir şey olduğunu savunuyordum. Oysa ki görüştüğüm kişi sanki bunun aksini düşünüyordu. Tekrar koçluk eğitimi alma heyecanımı rafa kaldırdım.

2014 yılının Ağustos ayında bir sabah uyandığımda kendime şu soruyu sordum “Neden koçluk eğitimi alıp ta bu işi meslek olarak yapmıyorsun ?” Öyle ya koçluk yıllardır içimde büyük bir aşk ile duruyordu.

Hiç vakit kaybetmeden koçluk eğitimi almış bir arkadaşıma nasıl bir eğitim almam gerektiğini sordum. Söylediği tek bir cümle vardı; “Alacağın eğitim kesinlikle ICF akredite bir eğitim olsun”

Hemen google açtım ve arama çubuğuna “ICF Akredite Koçluk Eğitimi” yazdım. Karşıma Sola Unitas Coach Academy çıktı. Yaklaşık 3 saat boyunca sitenin tüm sayfaları en küçük detayına kadar inceledim. Ve karar verdim. Benim beklentilerime karşılık verebilecek bir eğitim kurumu bulmuştum. Her şey çok açık ve netti. Soru sormamı gerektirecek veya soru işareti bırakabilecek hiçbir şey yoktu. Şimdi sırada Sola’ya kabul edilebilmek için ön şart olan mülakatı geçmem gerekiyordu. Hatta süreç uzadıkça ilk temas ettiğim kişi olan Sevgili Aslı Aydemir’i bunaltmaya başladım; Ne oldu? Neden aranmadım?

Mülakat için arayan Sevgili Şirin Aydıner ile 75 dakikalık bir mülakat yaptık. O sordu ben anlattım, ben sordum o cevapladı. Aslında benim kafamda tek bir soru vardı; Koçluk yapılan bir şey mi olunan bir şey mi? Neyse ki bu konuda da tam aradığım yerde idim. Şirin’in ise öğrenmek istediği şey şu idi; Bu eğitimi neden almak istiyorsun. Benim cevabım ise; Koçluğun ne olmadığını biliyorum ama ne olduğunu öğrenmek istiyorum.

Gerçekten de 2003-2014 arası geçen arayışlarımda koçluğun ne olmadığını anlamıştım da ne olduğu konusunda tam emin değildim.

Fakat Sola’da eğitime başladığım daha ilk günün akşamında, artık koçluğun ne olmadığı konusunda da emin olmadığımı fark etmiştim.  Her şey çok güzel başlamıştı ve öyle de devam edeceğine dair işaretler veriyordu.

Nasıl geçtiğini anlamayacağım kadar akıcı, eğlenceli ve etkileyici eğitimlerden sonra temel koçluk eğitimimi tamamlayıp 16 Kasım 2014 tarihinde ICF üyesi bir koç oldum.

Fakat içimdeki eğitim aşkı bir türlü bitmiyordu. Tüm eğitim modüllerini bir kez de asistan olarak katılıp tekrarladım.

Tabii ki bu da yetmedi. Yine Sola’daki uzmanlık eğitimlerine göz diktim. Ve hiç ara vermeden sırasıyla Öğrenci koçluğu, Yönetici koçluğu, İlişki koçluğu ve Takım koçluğu eğitimlerini alarak koçluk konusunda tam donanımlı bir hale geldim. Kendimi öyle güçlü hissediyordum ki koçluk yapamayacağım hiçbir alan  kalmamıştı.

Kazanımlarım sadece bu değildi elbette. Adeta bir aile ortamında eğitim almış olmanın keyfini yaşamıştım. Eğitim veren hocalarımın aslında çok iyi birer dost olduğunu gördüm. Şimdi her birini 7 gün 24 saat arayabilmenin rahatlığına sahibim. Okulun başındaki sevgili Umut Kısa her yönünle tam bir usta ve mentordur. Eğer moraliniz bozuksa ve sevgili Tülin’i ararsanız 5 dakika içinde kendinizi dünyanın en mutlu insanı hissedebilirsiniz. Enerjiniz düşükse Aslı’yı arayın bir anda enerji ile dolun.  Bir de Şirin var ki ben ona hep “adı ile müsemma” derim.

Şimdi sırada ACTP sürecini tamamlamak vardı. Öyle ya eğer koçlukta ilerlemek istiyorsam bunu muhakkak tamamlamam gerekiyordu. Sevgili Tülin’in üçlü koçluktaki liderliği çok önemli idi. Umut Kısa’nın mentor koçluğu ise büyük değer kattı. Ve nihayet ACTP sürecini de tamamladım. Artık tam donanımlı olarak koçluğun içerisindeydim.

Semih PEHLİVAN